23 Mayıs 2014 Cuma

Aşar

Aşar = Osmanlı döneminde toprak ürünlerinden alınan vergi. Arapça onda bir anlamında gelen üşr'ün çoğuludur ve dilbilgisine göre aşur olması gerek çoğulu, Türkçe'de öşr ticari ve sinai ürünlerden alınan vergi, aşar tarım vergisi için ayırt edilerek kullanılmıştır. Osmanlı sisteminde İslami şeriata dayandırılan onda bir vergilendirme, İslamiyet öncesinde de diğer semavi dinlerde de uygulanmıştır. Aşar İslam anlayışına göre zekattan sayılır. Peygamber zamanında aşar, yağmur alan ve almayan topraklara göre tam ve yarım aşar olarak uygulandığı gibi, feth edilen toprakların Müslüman olmayanlarda bırakılan kısımlarından alınan haraç da gerçekte aşarın eş değeridir.

Uluslararası Çalışma Teşkilatı ILO


Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO) ilk kez 1928 yılında asgari ücret uygulanması ile ilgili 26 sayılı sözleşmeyi kabul etti. Türkiye bu sözleşmeyi 1973 yılında onayladı. 1951 yılında tarım alanında çalışanlar için hazırlanan sözleşme Türkiye tarafından 1969 yılında onaylandı. ILO'nun asgari ücretin tespitinde ailenin geçiminin de göz önünde tutulmasına ilişkin 131 sayılı sözleşmesini Türkiye onaylamadı. Türkiye'nin bugünkü asgari ücret belirleme yönteminde işçinin yalnızca kendisinin geçim durumu dikkate alınmaktadır.

ASEAN

ASEAN (Association of Southeast Asian Nations - Güney-Doğu Asya Milletleri Birliği)

Güneydoğu Asya ülkeleri arasında kurulan serbest ticaret bölgesidir. 1967 yılında Endonezya, Malezya, Filipinler, Tayland ve Singapur tarafından kurulmuştur. Daha sonra Brunei, Vietnam, Laos, Myanmar ve Kamboçya'da üye olmuştur. Halen 600 milyona yakın nüfus ve 700 milyar dolara yakın milli gelire sahip on ülkeyi kapsamaktadır.

Arz Yanlısı İktisat

Arz Yanlısı İktisat = Ekonomik büyümeyi sağlamanın yolunun piyasaları etkinleştirmekten geçtiğini savunarak, 1980'li yıllardan itibaren hemen hemen tüm ülkeleri etkileyen ve ekonomik politikalarına yön veren akım. Arz yanlısı iktisat yaklaşımı ekonomik büyümenin en önemli faktörünün serbest piyasa olduğuna inanan klasik ve monetarist iktisatçılar tarafından savunulmuş ve aynı sıralarda ABD'de Reagan, Britanya'da Thatcher döneminde uygulanmıştır. Halem günümüzde yaygın olarak uygulanmakta ve uluslararası kuruluşlar tarafından tüm ülkelerde uygulanması savunulmaktadır.

Arz yanlısı iktisat kavramını ortaya atanlar, bunu genellikle klasik iktisadın yeniden keşfi olarak tanımlamışlardır. Ekonominin üretim potansiyeli ile ilgilenir ve esas olarak üretimi artırmayı hedef alırlar. Arz yanlısı politikalar üretimi artırarak arz eğrisini sağa kaydırmaya yönelik politikalar olarak tanımlanır.

Arz yanlısı iktisat esas olarak üç politikayı içerir ancak bu politikaların gereği olarak gündeme getirilen bir dizi önlem söz konusudur;
- Gelir ve kurumlar vergisinde indirim
- Vergi indirimlerine paralel olarak, kamu harcamalarının düşürülmesi
- Yasal ve kurumsal serbestleşme politikası

Arz Talep Dengesi

Arz Talep Dengesi = Fiyat değişimleri karşısında satıcı ve alıcıların birbirine zıt yönde tepkileri sonucu; fiyatlar yükselirken piyasada arzın genişleyip talebin daralması, fiyatlar düştüğünde ise arzın daralıp talebin genişlemesi ve sonuçta denge fiyatında arz ve talebin eşitlenmesi durumudur.

Talep arzdan fazla ise, üreticiler talep fazlalığından daha fazla üretecekler ve bu süreç arz ile talep eşitlenene kadar sürecektir. Arz talepten fazla ise, talep eksikliği nedeniyle fiyat düşecek ve üreticiler o malı daha az üretip piyasaya sunacaktır. Bu etkileşim sonucu piyasada arz ve talep miktarları eşitlenmiş olur. Bu durumda piyasada o malın kıtlığı ya da fazlası söz konusu değildir.
Arz ve talep miktarlarının eşitlendiği durumda denge fiyatı oluşmuştur. Denge fiyatı hem arz hemde talep fiyatıdır. Arz ve talep eğrilerinin kesiştiği noktadır.

Klasik iktisatçılar piyasaların daima arz ve talep dengesi arasında işleyeceğini varsayarlardı. Günümüzde neo-klasik iktisat politikalarını savunanlarda aynı varsayımlardan hareket ederler. Arz-talep dengesi yaklaşımı, bugün artık iktisat dışı konularda da kullanılacak ölçüde yaygınlaşarak, popüler kültür jargonunda yerini almıştır.

Artan Risk İlkesi

Artan Risk İlkesi = Yatırımcıların daha fazla getiri elde etmesi için daha fazla risk almasıdır. Bu riskler girdi maliyetleri ve çıktı fiyatlarında ki dalgalanmalar gibi pazar riskleri, malın, tesisin ve araçların kullanımı ve bunlara bağlı yapılan yatırıma bağlı zarar riskleri, araştırma-geliştirmeye yapılan yatırımın başarısı veya başarısızlığıyla ilgili riskler, döviz kuru ve hisse oranı değişkenliğinden kaynaklanan finansal riskler, kredi riskleri vb olabilir. Yatırımcıların daha fazla risk alması, sermaye maliyetlerinin yükselmesine ve sonuçta firmaların iyi yatırımlar bulmakta güçlük çekmesine neden olur.

Fayda teorisinde genelde kabul edilen riske karşı kişisel tavrın sabit olacağı ilkesi, risk ve fayda arasında kurulacak fonksiyonel ilişkinin dengede olması için önemlidir. Buna göre dengede bir risk veya fayda ilişkisinde, risk almayı seven bir kişinin riske karşı fayda maksimizasyonu bu fonksiyonunu ikinci türevinin negatif olma koşulunu içermek zorundadır. Artan risk türev piyasalarda bir noktadan sonra azalan fayda sağlayacağı ve kaybetme olasılığını yükselteceğinden, risk almasını seven yatırımcıda bile belli bir aşamada yatırım yapma isteğinin kalması beklenemez.

Arbitraj

Arbitraj = Herhangi bir menkul kıymetin, dövizin yada kıymetli madenin bir piyasadan alınıp, hemen başka bir piyasada daha pahalıya satılarak, risksiz bir şekilde kar edilmesidir. Arbitraj işlemler piyasalar arasındaki fiyat farklılıklarından yararlanmaya dayanır. Özellikle döviz arbitrajı, bir ülke parasının değişik ülkelerin serbest döviz piyasalarında farklı değerler taşıması durumunda, dövizlerin ülkeden ülkeye aktarılmasıyla elde edilen net yararı gösterir.

Arbitraj işlemleri piyasalar arasındaki fiyat farklılıklarının azalmasına yol açar. Finans piyasalarının küreselleşmesi arbitraj olanağını azaltmaktadır. Günümüzde iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle, piyasalar arası fiyat farklılıkları son derece düşük olmakta, ortaya çıkan farklılıklar çok kısa süre içinde bu tür işlemlerle ortadan kalkmaktadır.

Anonim Şirket

Anonim Şirket = Bir unvana sahip, en az 5 ortakça, ana sözleşmesinde yazılı konularda faaliyette bulunmak üzere kurulmuş olan ve esas sermayesi belli paylara bölünmüş olan sermaye şirketleridir.

Türk Ticaret Kanunu anonim şirketi, bir unvana sahip esas sermayesi belli ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mal varlığı ile sorumlu bulunan şirket olarak tanımlanmıştır. Kurucular şirket esas sözleşmesini hazırlarlar. Yazılı şekilde düzenlemesi gereken şirket esas sözleşmesinin Türk Ticaret Kanunu'nda belirtilen unsurları içermesi gerekmektedir. Şirket esas sözleşmesinin hazırlanmasından sonra kuruluş izninin alınmasının gerekli olduğu durumlarda izin almak için Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'na başvurulur. Bundan sonra ticaret siciline tescil ve ilan aşaması gelmektedir. Şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.

Anonim şirket ortaklarının sorumlulukları taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlıdır. Bir başka deyişle, ortakların taahhüt ettikleri sermaye payları dışında ortaklığın borçlarından dolayı bir sorumlulukları yoktur. Anonim şirketler, ani ve tedrici olmak üzere ki şekilde kurulabilir.

Ani kuruluşta şirket sermayesinin tamamı kurucular tarafından taahhüt edilir. Tedrici kuruluşta ise şirket sermayesinin bir kısmı kurucular tarafından taahhüt edilirken kalan kısım için halka başvurulur.

Amortisman

Amortisman = Duran varlıklarda fiziksel, teknolojik, hukuksal nedenlerle yada modanın etkisiyle ortaya çıkan değer azalışlarının saptanması işlemidir. Duran varlıklar ekonomik ömürleri açısından iki gurupta toplanırlar, sınırlı ömürlü sabit varlıklar, sınırsız ömürlü sabit varlıklar. Amortisman sınırlı ömürlü sabit varlıkların , bu sınırlı ömürleri içinde, yukarıda belirtilen nedenlerle ortaya çıkan değer kayıplarını muhasebeleştirme işlemidir.

Amir Samin


Amin Samir (1931) Neo-Marksist ekonomistlerin kalkınma kuramları, üçüncü dünya ekonomik, siyasal sorunları ve dünya sistemi, sosyal bilimlerin yöntem ve içerik tartışmalarıyla en tanınmışlarındandır.
Az gelişmiş ülkelerin kendilerinin bilincine varması yolundaki çalışmalarıyla Arap dünyası üstünde özellikle çalışmakta, çalışmaları Türkiye'de de ilgi çekmektedir.

Mısır Kahire'de doğdu, Paris Üniversitesi'ni bitirdi.Fransa'da ve Senegal, Dakar'da ekonomi profesörü olarak çalıştı. 1960-1963'te Mali'de planlama danışmanı oldu. Dakar'da Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu'na bağlı Ekonomik Gelişme ve Planlama Enstitüsü ve 1980'den sonra Afrika Ekonomik ve Sosyal Araştırlamalar Konseyi'nde çalıştı.

Sweezy ile başlayan modern kapitalist sistemin çözümlenmesinde, emperyalizm ve azgelişmişlik ilişkilerinin irdelenmesi sürecinde doğan dünya sistemi ve merkez-çevre analizi çerçevesinde, merkez ülkelerin sermaye birikimi ve teknolojik güçleriyle kendi çıkarlarına örgütlemeye çalıştıkları işlevsel hiyerarşiyi tanımlama çalışmalarına katılmış ve özellikle A.Emmanuel ile girdiği polemikte eşitsiz gelişme yasasının merkez ülkelerdeki emeğin daha üretken olduğu için çevre ülkelerle aynı miktarda değer yaratmadığı ve daha üretken olduğu,  ve fiyatların dünya çapında oluşmadığı gerçeklerini gözden kaçırılarak yorumladığını savunmuştur.

Amin, toplumsa evrim yasalarının evrenselliğinin tek sistemin varlığını gerektirmeyeceğini savunarak, gelişiminin araştırdığı kültür alanlarının ve haraca bağlı sistemlerin dinamiklerini betimlemeye çalışarak, üretim biçimi tanımında ticaret ve kültürel alışveriş dahil her türlü değişimin önemini vurgular. Kapitalizm politik ve ideolojik öğrenin egemenliğinden ekonomik öğrenin egemenliğine geçiş oluşturmakla da özgündür.

Altyapı Yatırımları

Altyapı Yatırımları = Dolaysız olarak mal ve hizmet üretmemekle birlikte, neden oldukları dışsal tasarruflarla diğer yatırımları uyaran ve genellikle ulaştırma, enerji, sulama, eğitim vb alanlarda yapılan yatırımlardır. Mal ve hizmet yatırımlarının yapılabilmesi için altyapı yatırımları öncelik taşır. Altyapı yatırımlarının önemli bölümü tekel niteliğindedir ancak ülkenin ya da bölgenin rekabet gücünü artırdığından ekonomi ile birlikte piyasanın da geliştirilmesi açısından yararlı olur.

Altyapı

Altyapı = 1-) Bir ülkede kamu yararına kullanılan sermaye varlıklarının tümüne verilen addır. Bu terim bazen ülkedeki beşeri sermayeyi de kapsayacak biçimde kullanılmaktadır.

Ülkelerin finansal, yasal sistemleri, ulaştırma ve iletişim ağları, sağlık ve eğitim sistemleri, enerji ve sulama yatırımları altyapı kapsamında değerlendirilir. Ülkenin alt yapısı mal ve hizmet üretiminin yapılabilmesi için öncelikli olarak gereken varlıklarıdır. Altyapıya bazen doğal kaynaklardan ayırmak için edinilmiş varlıklar denir.

2-) Marksist terminolojide toplumun idari yapısı, toplumun üzerinde şekillendiği altyapıdır. Varlıklarının toplumsal üretiminde, insanlar aralarında belirli, zorunlu, kendi iradelerine bağlı olmayan ilişkiler kurarlar. Bu üretim ilişkileri, onların maddi üretici güçlerinin belirli bir gelişme derecesine tekabül eder. Bu üretim ilşkilerinin tümü, toplumun üstyapısının üzerinde yükseldiği somut temeli, altyapıyı oluşturur. Altyapı, toplumsal, siyasi, entelektüel vb süreçleri yani üstyapıyı şartlandırır. Bu tanımlama çerçevesinde; insanların varlığını belirleyen şey bilinçleri değildir, tam tersine, onların bilincini belirleyen şey toplumsal varlıklarıdır.

Alternatif Maliyet

Alternatif Maliyet = Kaynakların kıt olması nedeniyle, bir ihtiyacı karşılamak için başka bir ihtiyaçtan vazgeçme anlamına gelir. Bu tanım çerçevesinde, tüm malların ve faaliyetlerin alternatif maliyeti vardır. Alternatif maliyet ile aynı anlamda fırsat maliyeti terimi de kullanılmaktadır.

Mikroekonomik düzeyde; bir projenin gerçekleştirilmesinde kullanılan üretim faktörünün başka bir alanda kullanılma fırsatından vazgeçilerek katlanılan maliyettir. Firma dışından sağlanan bir üretim faktörünün maliyeti bu faktörün fiyatıyla ölçülür. Eğer faktör firmanın kendi bünyesinde ise, bu durumda alternatif maliyet, o faktörün satılabilme veya kiraya verilebilme fiyatı olacaktır.

Makroekonomik düzeyde de alternatif maliyet kavramı geçerlidir. Bir yatırımı yapmak, kaynaklar orada kullanıldığı için, diğer bir yatırımdan vazgeçmek anlamına gelir. Ünlü "bomba yada tereyağı" ikilemi, sınırlı kaynaklarla bu mallardan birinin üretilmesinin, diğerinden vazgeçmek anlamına geldiğini, birinden vazgeçmenin diğerinin alternatif maliyeti olduğunu ifade etmektedir.

Alıcı Tekeli / Monopsoni

Alıcı Tekeli / Monopsoni = Tek alıcının bulunduğu piyasa biçimi. Birden fazla olmakla birlikte az sayıda alıcının olduğu piyasalar oligopsoli olarak adlandırılır. Satıcının fiyatı yükseltebilme kabiliyeti alıcının sahip olduğu monopsoni gücü nedeniyle sınırlanır. Satıcının da tek olduğu pazarlarda (iki yanlı monopol) monopsoninin etkinliği artırması olasıdır.

Aksak Rekabet

Aksak Rekabet = Serbest rekabet ilkesine dayanan ekonomilerde, piyasada faaliyette bulunan kişilerin üretim ve pazarlamaya ilişkin kararlarını serbest iradeleriyle almaları esastır. Bununa birlikte piyasada serbest rekabet düzeni işlerken, çeşitli nedenlerden dolayı bir takın aksaklıklar meydana gelebilmekte, bazı mal veya hizmetlerin doğası gereği üretim ve tüketimi piyasa kurallarına göre sağlıklı yürümemekte, piyasa aksaklığına neden olan "dışsallıklar" ortaya çıkmaktadır. Tekelleşme, haksız rekabet gibi etkenlerin yanı sıra piyasa mekanizmasının üstünden gelemediği, dışarıdan müdahale edilmesini gerektiren bazı durumlar da söz konusu da olabilmektedir. Örnek vermek gerekirse, satıcıların elde ettikleri piyasa gücü ile piyasayı kontrol etmeleri sonucu, tam rekabetin söz konusu olduğu piyasalara göre üretimlerini kısıp mallarını daha yüksek fiyattan satmaları mümkün olabilir.

İşte rekabetin engellendiği, çeşitli sebeplerle piyasa mekanizmasının kendisinden beklenen amaçları, belirli durumlarda ve sektörlerde gerçekleştirememesi sonucu aksak rekabet oluşmakta, bu şekilde oluşan piyasalara da aksat piyasalar denilmektedir.

Akım Değişken

Akım Değişken = Stok değişkenlerle birlikte ekonominin iki temel değişkeninde birin oluşturur. Bir zaman boyutuna bağlı olan değişkendir. Ancak bir zaman birimi ile birlikte ifade edildiğinde anlam taşır. Gelir, harcama, üretim, faiz, ücret gibi değişkenler akım değişkendir.

Akılcı Beklentiler Kuramı

Akılcı Beklentiler Kuramı = Yeni Klasik Teorinin, Keynesyen makro teoriye karşı yeni bir makro teori geliştirmesinin temelinde yer alan, bekleyiş etkisini, ekonomik değişkenlerin sistematik süreçlerle oluşturulduğu, yani değişkeni belirleyen sürecin ne olduğunun bilinerek, değişkene ilişkin beklentiler belirlenirken bu bilginin kullanılmasıyla ifade eden kuramdır.

1960'larda enflasyon ve işsizliğin bir arada artması karşısında Keynesyen enflasyon riskine karşı reel büyüme ve artan istihdam vaadiyle1970'lerde geliştirilen kuram, bireylerin kararlarında sadece reel faktörleri esas alması ve sistematik hata yapmayarak, istikrarlı olmalarıdır. Yani piyasa daima temizdir ve dengededir. Klasik kuramın tam istihdam görüşüne katılmayan akılcı beklentiler kuramı, Keynes gibi dengeyi reddetmeyip yeni denge, denge sürecini kavramını geliştirir ve toplam talepteki beklenmeyen tesadüfi değişiliklerin reel üretimi etkilediği, tahmin edilebilen değişikliklerin etkilemediği görüşüyle, aynı sorunsaldan yola çıkarak, farklı hedef ve politika önerilerine varır.

Ahmet Mithat Efendi



Ahmet Mithat Efendi (1844-1912) Tanzimat döneminin ilk romancılar kuşağından, çok fazla türde çok sayıda eser vermiş, yazar ve gazeteci Ahmet Mithat Efendi, ekonomi konusundaki eser ve görüşleriyle de özgün bir yere sahiptir.

Mısır Çarşısı'nda bezci esnafından olan babasını küçük yaşta kaybetti. Bir aktarın yanında çıraklığa başlamıştı;  ağabeyi Hafız Ali Ağa 1861'de Niş valiliğine atanan Midhat Paşa ile birlikte giderken onu da götürdü; rüşdiyeyi burada bitirdi ve Rusçuk'ta Tuna Vilayeti Mektubi Kalemi'nde işe başladı. Midhat Paşa'nın dikkatini çekti ve Paşa ona adını verdi. 1869'da Tuna gazetesinin baş yazarı oldu. Midhat Paşa'yla birlikte Bağdat'a gitti.İlk eseri Hace-i Evvel'i buradaki Mekteb-i Sanayi'de okutulacak ders kitabı olarak yazdı ve daha sonra kendisine, okuma alışkanlığı geliştirme ve bilimi popülerleştirme çabaları nedeniyle ilk hoca anlamında hace-i evvel lakabı takıldı.

1871'de İstanbul'a dönerek kendi matbaasını kuran Ahmet Midhat Efendi, Namık Kemal ve Ebüzziya Tevfik ile ilişki kurdu. 1873'de diğer gazeteciler ile birlikte sürgüne gönderildi. II.Abdülhamit ile yakınlaşarak resmi gazete Takvim-i Vakayi'nin devet matbaasının müdürlüğüne atandı.

Ahmet Midhat ekonomide de klasik iktisadın ekonomik liberalizmine karşı çıkar. Tekelleşmeye ve serbest girişime karşıdır.Kalkınmayı ve bunun içinde ticaret ve sanayinin geliştirilmesini savunur. Ancak Osmanlı ekonomisinin liberalizmden zarar göreceğini savunur ve korumacılık yanlısıdır. Bu düşüncelerini savunurken, klasik liberalizmin evrensel olgulardan oluşmadığını ileri sürer.Ekonominin hukuk, maliye ve siyasetle ilişkisi olduğunu göstermeye çalışır. Liberalist ekonomi görüşüne karşı bütünlüğü ve iç tutarlılığı ile ilk karşı duruş olarak önemlidir. Bu yönüyle kendisinden sonra gelen Musa Akyiğit ile kısmen Milli İktisat Politikası'nda öncülük yapmıştır.


Ahlaki Tehlike

Ahlaki Tehlike = Ahlaki riziko, ahlaki zafiyet olarak da bilinen ahlaki tehlike; belli bir ilişki içinde olan iki tarafın farklı bilgilere sahip olmasını ifade eder. Bu durum, doğru bilgiye sahip olan taraf içinde bir güç unsuru,  yanlış veya yetersiz bilgiye sahip olan taraf içinde bir zafiyet unsurudur. Bilginin eşitsizliğinin, asimetrik bilginin kabulü, ekonomik birimlerin davranışlarına ilişkin varsayımlardan, piyasada kaynak tahsisinde etkinliğin gerçekleşmeyebileceğine kadar birçok önkabulu etkilediği için, önemli bir kavramsallaşmadır.

Ahlaki tehlike, özetle hizmet sektöründe gözlemlenen, taraflardan birinin, anlaşma yapıldıktan sonra, hizmetin sağlanması sırasında, diğer tarafa zarar verecek şekilde davranış ya da eylemde bulunması sonucu ortaya çıkar. Ahlaki tehlike olgusu, dünyada esas olarak sigortacılık sektörü ile gündeme gelmiştir. Sigorta yaptıran insanların önceki kadar özenli ve tedbirli davranmamaları, maliyet unsuru olarak dikkate alınması gereken bir ahlaki tehlike durumudur.

Ahlaki tehlike Türkiye'de kendini bankacılık sektöründe göstermiştir. 1994 yılında yaşanan bankacılık krizinden sonra uygulanmaya başlanan mevduata sınırsız güvence sistemi, bankacılık sektöründe ahlaki tehlike sorununa neden olmuştur.Mevduat sahipleri, sınırsız mevduat sigortası sisteminde mevduatlarının %100 devlet güvencesinde olduğunu bildiklerinden yüksek faiz getirisi beklentisi ile iyi kötü banka ayrımı yapmadan mevduatlarını yüksek riskli bankalara yönlendirmişler, zayıf olan piyasa disiplin mekanizması ve mevzuat uygulamasında yaşanan sıkıntılar nedeniyle bakalar aşırı risk alarak çalışmaya başlamışlar, bu durum bankacılık sektörünün sistemik risk faktörüne duyarlılığını iyice artırmıştır. Sonuçta asimetrik bilgi, ahlaki tehlike sorununu ortaya çıkararak 2001 yılında, bankacılık sektöründe yaşanan krizlerin en önemi nedenlerinden birini oluşturmuştur.

Ahilik

Ahilik = Esnaf örgütlenmesinin toplumsal ve dinsel örgütlenme boyutu ile özellikle Anadolu'da Selçuklu devletinin yıkılış ve Osmanlı beyliğinin kuruluş sürecinde yerleşim birimlerinin yönetici organı işlevini yürüterek önem kazanmış kurumlaşmadır.

İslam öncesi ve sonrası Arap şehirlerinde gençlik ve marjinal kesim içinde ortaya çıkan kendiliğinden örgütlenmeler, toplumsal , idari ve siyasi gelişmelerle, İran gençlik örgütlenmelerinden, İsmaili hareketlerden etkilenerek evrilmiş, Abbasi halifesi Nasır-Lidillah siyasal ve toplumsal çalkantılara karşı meşruluğunu sağlamlaştırmak için ahilik örgütlenmesini kurmuştur. Selçuklu Sultanı I.Gıyaseddin doğrudan halife ile ilişki kurmuş ve Anadolu'daki ilk tekke ve zaviyelerini oluşturmuşlardır.

1908' de loncaların kaldırılmasıyla sona eren ahilik geleneği, ekonomik ve siyasal güçlerin ilişkileri, bu ilişkilerin siyasal, hukuki ve dinsel alandaki yansımaları açısından önemlidir.

Ağ Etkisi

Ağ Etkisi = Bir mal veya hizmete hali hazırda sahip olan kişilerin sayısına göre, o mal veya hizmetin potansiyel müşterisine katkı sağlama özelliğidir. Bu özelliğin sonucu olarak, herhangi bir bireyin bir malı satın almasıyla bu mala hali hazırda sahip olan kişiler dolaylı bir menfaat elde ederler. Örneğin, telefon satın alan bir kişi, müşteri ağının genişlemesi nedeniyle mevcut sistemi daha yararlı hale getirmiş olur. Herhangi bir işlemdeki bu tür yan etkilere ekonomide dışsallık adı verilmektedir. Bir ağın mevcudiyeti nedeniyle doğan dışsallıklar ise ağ dışsallığı olarak adlandırılmaktadır. Bu durum olumlu geri besleme döngüsüne de örnek teşkil eder.
.

Advarolem Vergi

Advarolem Vergi = Vergiye konu olan malların fiziksel ölçülerine (kilo, litre, metrekare vb.) göre değil, değerleri üzerinden ve belirli bir yüzdeye göre hesaplanan vergidir. Bu tip vergilere "değer esasına dayandırılan vergiler" de denilmektedir.

Açık Piyasa İşlemleri

Açık Piyasa İşlemleri = Para politikası uygulamaları kapsamında, piyasadaki para miktarının arttırılması yada azaltılması amacıyla, merkez bankaları tarafından hazine kağıtlarının alımının satımının yapılması işlemleridir. Para politikalarının en etkin ve en sık kullanılan aracıdır. Açık piyasa işlemleri aracılığıyla para arzının, faiz haddinin, yatırım düzeyinin denetim altına alınmasına ve toplam harcama hacminin daraltılmasına veya genişletilmesine çalışılır. Bankalar arası para piyasası da açık piyasa işlemleri arasındadır.

 Merkez Bankası para ve kredi hacmini denetleyerek toplam toplam harcama düzeyini belirlemek amacıyla; devlet tahvili, hazine bonosu ve döviz alım satım işlemleri yapar. Durgunlaşmakta olan piyasayı harekete geçirmek, emisyon hacmini azaltmak, enflasyonist eğilimleri önlemek gibi amaçlarla Merkez bankası piyasadan menkul değer veya hazine bonolarını nakit ödemek suretiyle satın alarak, piyasanın para ihtiyacını karşılar. Bu yöntemle toplam talep yükseltilir ve faiz hadleri düşürülür. Merkez bankası gerek gördüğünde, bu değerleri satarak piyasadan para çeker ve satın ama gücünün düşmesini sağlar. Açık piyasa işlemleri öncelikle bankacılık sistemindeki rezerv düzeyini etkilediğinden, toplam kredi hacmi üzerinde etkili olur.

 T.C. Merkez Bankası bünyesinde bu işlemler Açık Piyasa İşlemleri ve Para Piyasası müdürlükleri tarafından yürütülmektedir.

Açık Pazar

Açık Pazar = Tekelleşmenin, korumacılığın ve alım satım işlemlerinde piyasa dışı müdahalelerin olmadığı piyasalardır. Uluslararası ekonomide genellikle, yabancı firmalardan yapılan ithalata, bu firmaların çoğu tekel konumunda olsa bile, gümrük tarifesi, kota gibi  kısıtlayıcı önlemler koymayan ülkeler için kullanılır.

Açık Ekonomi

Açık Ekonomi : Emeğin, sermayenin, mal ve hizmetlerin ülke sınırlarından kısıtlamasız geçişine olanak verilen ekonomidir. Dünyadaki ekonomilerin tümü mal ve hizmet hareketlerine farklı düzeyde hizmet verdiğinden, görece açık ekonomilerdir. Ancak bir ekonominin tamamen açık sayılabilmesi için dış ticaret engellerinin tümüyle kalkması gerekir. Ekonomi açıklaştıkça dünyadaki olumlu olumsuz değişikliklerden daha çok etkilenir.